top of page
Writer's pictureBabel Arts

Engin'e Hayat Borcu Olan Biri


Courtesy of Fatemeh Ranjbari


Merhaba; bunu kim okuyacak bilmiyorum, ama Engin'in okumayacağından çok eminim. Ne yapalım??! Yazıyoruz işte, belki bir gün...


Neyse, asıl konuya girmek için ciddi olmam gerekiyor. Yaklaşık iki yıl falandır çok kötü ve mutsuz günler geçiriyorum. Özellikle son bir yıl o kadar mutsuz ve umutsuz bir durumdayım ki artık çevremdeki herkesin sesi çıktı: "Bırak artık,kendini yazık etme, hayatın keyfini çıkar" diye. Resmen depresyona girdim. Hatta ilaç bile kullandım, geceleri huzurla uyumak için. Yani şöyle bir durum, hani kendini çok yalnız hissedersin, biriyle konuşmak istersin ama konuşamıyorsun. Başarısızlık ve kötü olaylar arka arkaya geldikçe, büyük bir umutsuzluğun içindesin.


Şöyle ki kendini çok boş ve gereksiz hissedersin,kendini öldürmeyi bile düşünürsün(ama cesaret edemezsin)… Ölümden korkarsın yani o yüzden… Ama ölümü bayağı arzu edersin, yürekten istersin. Her şey çok iyi olacak diye beklerken, her şeyi kaybedersin. Mutluluk için sebep ararsın. Ama olmuyor yani içinden mutluluk gelmiyor. Yapmacık gülersin, içinden gülmek gelirse de ağlamakla karışıyor. Böyle günlerde bazen sizi hayata bağlamak için bir sebepler bulunuyor.


Benim için de bulundu, o sebeplerden biri ENGİN AKYÜREK. Ve en önemliler arasında yer alan bir sebep. Sabahları Engin'den yeni bir fotoğraf veya haber gelmiş diye uyanırdım. Gündüz çok sıkılırdım ama yine ara sıra Engin’i her yerde arıyordum. Bir fotoğraf, bir klip bile yeterliydi bazen. Sonra geceye kadar, gece olacak ve Engin’i düşünerek uyuyacağım diye bekliyordum. Bunu düşünürken var ya içim böyle pırıl pırıl olurdu, çok mutlu olurdum. Engin’le şarkı dinliyordum, onunla ağlayıp gülüyordum, çiziyordum, yazıyordum. Hala da öyleyim, yani zamanımın çoğu Enginle geçiyor.

Yanlış anlaşılma olmasın; ben Engin’i hayatımın boşluğunu doldurmak için sevmedim. Onu daha önce tanımıştım ve sevmiştim. Bu depresyonda sevdiğim bir insan bana hayat verdi diyebilirim. Ama tanımadığımda farklıydı. Yani onu Kerim yüzünden ya da bilmem Ömer yüzünden sevmedim. İlk böyle bir boş zamanda, internette dolaşarak tesadüfen onunla karşılaştım. Sonra daha çok araştırdım, röportajlarda nasıl konuştuğunu gördüm. Başarılarını! Tabi röportajlarda herkes iyi konuşmaya çalışır ama Engin’in söyledikleri başkaydı sanki. Kalbimi çalıyordu sanki, gerçekti.


Daha önce de bazı aktörleri falan sevmiştim. Ama Engin’i sevmek için başkalarında olmayan, güzel sebepler vardı. Hatta fanlarının söyledikleri bile ,başka aktörlerin fanlarından farklı. Çok içten ve samimi. Sadece "Engin seni seviyoruz" diye yazıp geçmiyorlar. Güçlü nedenleri var sevmek için. Şimdilerde daha iyi olmaya çalışıyorum; artık daha çok Engin’in gülüşlerini izleyip,hayata daha güzel bakıyorum. Engin’in gülen bakışlarından enerji almaya çalışıyorum.


Bazen düşünüyorum ki, hayatımın son nefesini Engin’e sarılmak için kullanmak fırsatım olsa ne güzel olurdu. Ama sonra "o son nefeste ölümün korkusundan hiçbir şey yapamazsın salak" diyorum. Aslında onu görmeyi çok isterim tabii. Ama o benim için çok özel biri, o beni görürse en güzel ihtimalle benimle bir fotoğraf çekecek. Yani çok normal bir insanım onun için. Haklı, yani her hayranını evine davet edip onunla yemek yiyecek hali yok ya? Ama belki benim için özel bir adamın gözünde, çok normal olduğumu gözümle görmek hoş his değil (benim kafa işte…).


Bu yazıyı Engin görsün çok isterim, eğer onun okuduğunu bilirsem bu benim için, bu kötü durumdan kurtulmak için büyük bir güç olacak. En azından gönderdiğim fotoğrafı görsün. Yani benim bu büyük sevgim onun on dakikasını almaya değmez mi?? Engin’i görmek bana çok iyi gelecek.Ona bir sarılsam var ya hayat yeniden başlayacak benim için. Bütün kötü günlerimi unutturacak bana o görüşme. Eminim. ENGİNİM AKYÜREĞİM!

33 views0 comments

Recent Posts

See All

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page